3 Eylül 2015 Perşembe

BEDEN DİLİ HAKKINDAKİ YANILGILAR

Beden dili hakkında hiçbir eğitimi olmayanların bile, toplum içinde yetişmenin verdiği tecrübeyle, beden dili yorumlama hakkında bazı genel geçer yargıları oluşmuştur. Fakat bu bilgiler gerçekte ne kadar doğru?
Bu konuda yoğun çalışmaları olan Prof. Dr. Acar Baltaş Hocamızın beden dili hakkında doğru zannedilen yanlışlar hakkındaki çalışmalarından birisine mercek tutalım şimdi:

“Yalancı adam bakışından belli olur”
Birçoğumuza göre, gözlerini kaçıran kişi doğru söylemiyordur. Yıllardır surat ifadeleri üzerinde çalışan Paul Ekman böyle düşünmüyor: Gözleri kaçırmak kişinin o anda güçlü bir duygunun etkisi altında olduğunu gösteriyor olabilir, ancak yalan söylediği anlamına gelmez. Beden dilinin ne anlama geldiğini algılayabilmek için yaşanan duyguyu doğru teşhis etmelidir. Dahası Ekman, en inandırıcı bakışlara sahip kişilerin sosyopatlar, dolandırıcılar, madrabazlar ve müzmin yalancılar olduğunu belirtiyor.

“Biriyle yeni tanıştığınızda ne kadar çok göz teması kurarsanız o kadar etkili olur”
Bu inançla insanlar özellikle iş görüşmelerinde gözlerini görüşmecinin gözünden ayırmazlar. Oysa birkaç saniyeyi geçen göz teması insanları huzursuz edebilir, bu bakışların altında başka anlamlar aranmasına neden olabilir. Örneğin araştırmalar, ısrarlı göz temasının, bir kur yapma biçimi olarak, karşı cinsin ilgisini çekmeye yönelik olduğunu göstermiştir.

“Ellerini arkada kavuşturmak güç ifadesidir” 
Batı kaynaklı hitabet eğitimcileri yıllarca insanlara ellerini arkada kavuşturmalarını öğütlediler. Bu jeste “Prens Charles duruşu" da denir, sanki Buckingham Sarayı'nın varisi güçlü bir beden diline iyi bir örnekmiş gibi. Araştırmalar ise, insanların bu jesti güvenilir bulmadığını gösteriyor: Ellerini göremediğimiz insanlar bizde kuşku yaratır.

“Yüksek mevkideki kişiler, diğerlerine dokunarak üstünlüklerini ifade ederler”
Çoğunlukla da iktidar sahibi erkeklerin diğerlerinin omzuna, koluna dokunarak güçlerini ifade ettiklerine dair bir inanış vardır. Bunda bir doğruluk payı olsa bile, araştırmalar kadınların ve alt sınıftan insanların birbirlerine karşı dokunma jestini daha sık yaptıklarını göstermektedir.

“İnsanlar mutlu oldukları zaman gülümser” 
Mutlu olmak, gülümseme nedenlerinden biridir, ancak Ekman'a göre, o kadar çok gülümseme çeşidi var ki; samimi bir gülümsemeden tutun da “nezaketen” gülümsemeye, “alaycı” gülümsemeden, “suçlu” gülümsemeye, “korkudan” gülümsemeden “muzaffer” gülümsemeye kadar... Nedeni ne olursa olsun, gülümsemenin insanlar üzerinde güçlü bir etkisi var. Araştırmalara göre yargıçlar, sanığın suçlu olduğu yönünde kanaat getirdiyse, gülümsesin yahut gülümsemesin mahkumiyet kararı veriyorlar, ancak gülümseyen sanıklar daha az ceza alıyor.

“Kızan adam sesini yükseltir”
Tekrar edelim, beden dili duygular hakkında ipucu verir, ancak hangi belirtinin hangi duyguyla eşleştiğini söylemek zordur. Öfke, sinir, korkma, heyecan, panik, hepsi ses tellerinin gerilmesine ve sesin yükselmesine neden olabilir. Sözsüz iletişim öğesinin hangi duyguya işaret ettiğine karar verebilmek için iletişim içindeki kişiyi ve iletişim ortamını çok iyi yorumlamak gerekir.

“Hızlı konuşan satıcıya güvenme” 
Ağzı kalabalık kişilere pek güvenmeyiz. Oysa Ekman, yavaş konuşanlardan, özellikle de uzun bir duraksamayla söyleyeceklerine başlayanlardan kuşku duyun diyor. Konuşma arasındaki uzun, kısa ve sık duraklamaların güvenilir olmadığını da söylüyor. 

“Aaaa...”, “mmmm...”, “hıııı...” ifadeleri, “ben..”, ”şey...” sözcükleri üzerinde durulmasını öğütlüyor. Böyle durumlarda kişi ya “yalancı”, ya da yalan söylemek zorunda kalacağını öngörmemiştir yahut da hazırlıklı olsa bile beklemediği bir soruyla karşılaşmıştır yahut da gerginlikten dili dolaşmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder