· Eğer erkeğin çevresinde aldatma eylemini sürekli gerçekleştiren arkadaşları varsa yakayı ele vermesi daha güçtür, çünkü nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda daha dikkatlidir. Öncelikle aldatan kankası varsa buna dikkat!
· Kadındaki fiziksel anlamdaki değişiklikleri ya da evinizdeki değişikliği anlamazlar. Gerçi bunları hiç anlamazlar
· Saçınızı boyatırsınız, zayıflarsınız, yeni bardaklar alırsınız, kokunuzu değiştirirsiniz fark etmezler çünkü ilgi başka yerdedir. Aslında erkekler bunları henüz balayınızdayken bile fark etmeyebilir. Ama eğer önceden ilgiliydi ve sonradan ilgisin kaybettiyse o zaman kuşkulanma nedeni olabilir.
· Senelerdir göbekli kocanız aniden göbeğini eritmeye çalışıyorsa, senelerdir dökülen saçlarını dert etmeyen eşiniz saç ektirmeye, genç gözükmeye çabalıyorsa bu bir belirti olabilir.
· Gün içinde, mesajları ve aramaları azalır veya hiç olmazsa, bu sizi çokta merak etmediği anlamına da gelebilir.
· Önemsiz bir konuyu, büyük tartışmaya dönüştürüp evden çıkıp geceyi dışarda geçirmek için bahane yaratabilir.
· Gözlerine dikkat edin. Göz temasından kaçıyor olabilir, sıkça aldatmış, aldatma konusunda uzmanlaşmış bir erkek ise gözlerini sizden kaçırmıyor da olabilir.
· Erkekler kadınlar gibi değildirler. Çok parçaya bölünemez. Kadınların anne, eş, abla, iş kadını olabilme yeteneği fazladır. Erkeklerde ise, eş, başka kadının sevgilisi ve çocuğunun babası olunca bir takım kopmalar olur. Çocuğuna olan alakası azalabilir, gerçi azalmayabilir de ama bu konulardaki ani değişiklikler bir ipucu olabilir.
· Birkaç kadın ilk zamanlar heyecan verici, tahrik edici, egosal tatminlerle doluyken, zaman ilerledikçe, erkekte panik halde dolaşmasına sebep olur ki, bu panik halleri dışarıdan da net bir şekilde anlaşılır.
29 Ağustos 2015 Cumartesi
28 Ağustos 2015 Cuma
MİKRO İFADELERİ YAKALAYIN KARŞINIZDAKİNİ ANLAYIN
Bristol (UK) Üniversitesi araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen çalışmada, belirsiz yüz ifadelerinde duygunun tanımlanması ile agresif düşünce ve davranışların ilişkisinin araştırılmış; yüz ifadelerinde duyguları tanımanın hem sağlıklı yetişkinler, hem de suç işleme riski yüksek olan ergenler üzerindeki etkisi gözlenmiştir.
Mutlu, kızgın ya da duygusal olarak belirsiz yüz ifadelerinin gönüllülere gösterildiği çalışmada, katılımcıların ifadeleri “mutlu” ya da “kızgın” olarak tanımlamaları istenmiş; böylelikle belirsiz ifadeleri ne kadar “kızgın” olarak tanımladıkları gözlenmiş böylelikle bir hareket noktası oluşturmuşlardır. Ardından da araştırmacılar, katılımcıları, daha önce “kızgın” olarak tanımladıkları belirsiz ifadelerin bazılarının aslında “mutlu” olduğunu söyleyerek yeniden değerlendirmeleri konusunda yönlendirmişlerdir.
Kontrol grubu olan ilk 40 yetişkin, belirsiz ifadelerdeki mutluluk göstergelerini tanımlayabilmiştir. Mutluluk tanımlaması yapabilen yetişkinlerin öfke ve agresyon düzeyleri daha düşüktür. Ancak deney grubundaki 46 ergen için ise durum farklıdır. Mutluluk ifadelerini tanımlayamayan ve suç işleme riski nedeniyle, çeşitli kurumlardan bir rehabilitasyon programına yönlendirilmiş olan ergenlere yüz ifadelerinde mutluluğu tanıma eğitimi verilmiştir. Eğitimi alanlarda saldırgan davranış eğilimi ve öznel öfke değerlendirmeleri düşmüştür.
Duyguyu tanımak öfke ve saldırgan davranışı değiştirmede kilit bir önem taşımaktadır. Bu sonuçlar, öfke ve saldırganlığı önlemede yapılan çalışmaların geleceğini değiştirebilecek niteliktedir.
O zaman şimdi de biraz yüzde duygular…
Mutluluk. Yanak yukarı kalkar. Dudak kenarları yukarı doğru çekilir. Göz kenarları kırışır. Alın düz ve kaşlar sabittir.
Stres veya Üzüntü. Yüzün kaş bölümündeki stres: Kaşın orta kısmı yukarı kalkmıştır, kaşa eğri bir görünüm kazandırır. Kaş çizgi halindedir, ama sadece medyal (ortası) kısmı çizgi haline gelmiştir. Kaşlar aynı zamanda birleşmişlerdir. Bu durum kaş çevresinde içeri doğru-U şeklinde “Darwin’in keder kası” olarak da bilinen kırışıklıklara neden olur. Eğer kaş tamamen yukarı kalkmışsa bütün bir çizgi olarak gözükür.
Aşağılama, Tiksinme, Onaylamama. Tiksinme için iki çeşit gösterge vardır. Birincisinde burun kırışır. İkincisinde ise üst dudak yukarı kalkar. Aşağılama için ise muhtemel bir gösterge gamze kasıdır. Bir diğeri ise gözleri devirmektir.
Üzüntü. Üzüntü yüzün yukarı kısmında sanki stres gibi gözükebilir. Yüzün aşağısında şuna dikkat edin: Ağzın kenarları aşağıya çekilmiş mi? Burada bu ifadenin yüzde hep var olan kalıcı bir ifade olmadığına emin olun. Üzüntü aynı zamanda yanakları kaldıran ve göz etrafının kırışması ile belli olan ve dudak kenarı depresyonu ile de ilişkili iki hareket biriminin kombinasyonu ile de belli olabilir. Ekman, Levenson ve Friesen (1983) bu noktada üzüntüye şunları eklemiştir: Aşağıya bakma, çenenin yukarı kalkması, yanakların kalkması ve dudak kenarının çekilmesi.
Öfke. Yüzün dudak ve çene bölgesi öfke ifadesini belli etmede önemlidir. Dudakların kırmızı tarafı içe doğru çekilir, böylece dudaklar gerilir ve daralır. Bu, sadece bir dudakta da görülebilir. Ya da çene yukarı doğru kalkmadan dudaklar birbirlerine doğru bastırılmış olabilir. Bu durum dudakları gerginleştirir ve daraltır. Çene de büzülmüş olabilir. Çene yukarı kalkar, kırışır ve ağza hafif içe dönük-U şeklini verir. Eğer öfke şiddetli ise alt dudak dargınmış gibi bükülebilir.
Korku. Korku sinyalleri ağızda belli olabilir. Korkuda ağız değişik derecelerde açılabilir (yani dudaklar ayrık, çene düşük ya da ağız gergin) Korku Kaşı Kaşın sadece orta kısmı yatay bir şekilde çatılmış. Yatay çizgiler bütün kaş boyunca uzanmaz. Bunlar stres ya da korku ifadeleridir.
Kaynak: http://www.psikolojistanbul.com/
Mutlu, kızgın ya da duygusal olarak belirsiz yüz ifadelerinin gönüllülere gösterildiği çalışmada, katılımcıların ifadeleri “mutlu” ya da “kızgın” olarak tanımlamaları istenmiş; böylelikle belirsiz ifadeleri ne kadar “kızgın” olarak tanımladıkları gözlenmiş böylelikle bir hareket noktası oluşturmuşlardır. Ardından da araştırmacılar, katılımcıları, daha önce “kızgın” olarak tanımladıkları belirsiz ifadelerin bazılarının aslında “mutlu” olduğunu söyleyerek yeniden değerlendirmeleri konusunda yönlendirmişlerdir.
Kontrol grubu olan ilk 40 yetişkin, belirsiz ifadelerdeki mutluluk göstergelerini tanımlayabilmiştir. Mutluluk tanımlaması yapabilen yetişkinlerin öfke ve agresyon düzeyleri daha düşüktür. Ancak deney grubundaki 46 ergen için ise durum farklıdır. Mutluluk ifadelerini tanımlayamayan ve suç işleme riski nedeniyle, çeşitli kurumlardan bir rehabilitasyon programına yönlendirilmiş olan ergenlere yüz ifadelerinde mutluluğu tanıma eğitimi verilmiştir. Eğitimi alanlarda saldırgan davranış eğilimi ve öznel öfke değerlendirmeleri düşmüştür.
Duyguyu tanımak öfke ve saldırgan davranışı değiştirmede kilit bir önem taşımaktadır. Bu sonuçlar, öfke ve saldırganlığı önlemede yapılan çalışmaların geleceğini değiştirebilecek niteliktedir.
O zaman şimdi de biraz yüzde duygular…
Mutluluk. Yanak yukarı kalkar. Dudak kenarları yukarı doğru çekilir. Göz kenarları kırışır. Alın düz ve kaşlar sabittir.
Stres veya Üzüntü. Yüzün kaş bölümündeki stres: Kaşın orta kısmı yukarı kalkmıştır, kaşa eğri bir görünüm kazandırır. Kaş çizgi halindedir, ama sadece medyal (ortası) kısmı çizgi haline gelmiştir. Kaşlar aynı zamanda birleşmişlerdir. Bu durum kaş çevresinde içeri doğru-U şeklinde “Darwin’in keder kası” olarak da bilinen kırışıklıklara neden olur. Eğer kaş tamamen yukarı kalkmışsa bütün bir çizgi olarak gözükür.
Aşağılama, Tiksinme, Onaylamama. Tiksinme için iki çeşit gösterge vardır. Birincisinde burun kırışır. İkincisinde ise üst dudak yukarı kalkar. Aşağılama için ise muhtemel bir gösterge gamze kasıdır. Bir diğeri ise gözleri devirmektir.
Üzüntü. Üzüntü yüzün yukarı kısmında sanki stres gibi gözükebilir. Yüzün aşağısında şuna dikkat edin: Ağzın kenarları aşağıya çekilmiş mi? Burada bu ifadenin yüzde hep var olan kalıcı bir ifade olmadığına emin olun. Üzüntü aynı zamanda yanakları kaldıran ve göz etrafının kırışması ile belli olan ve dudak kenarı depresyonu ile de ilişkili iki hareket biriminin kombinasyonu ile de belli olabilir. Ekman, Levenson ve Friesen (1983) bu noktada üzüntüye şunları eklemiştir: Aşağıya bakma, çenenin yukarı kalkması, yanakların kalkması ve dudak kenarının çekilmesi.
Öfke. Yüzün dudak ve çene bölgesi öfke ifadesini belli etmede önemlidir. Dudakların kırmızı tarafı içe doğru çekilir, böylece dudaklar gerilir ve daralır. Bu, sadece bir dudakta da görülebilir. Ya da çene yukarı doğru kalkmadan dudaklar birbirlerine doğru bastırılmış olabilir. Bu durum dudakları gerginleştirir ve daraltır. Çene de büzülmüş olabilir. Çene yukarı kalkar, kırışır ve ağza hafif içe dönük-U şeklini verir. Eğer öfke şiddetli ise alt dudak dargınmış gibi bükülebilir.
Korku. Korku sinyalleri ağızda belli olabilir. Korkuda ağız değişik derecelerde açılabilir (yani dudaklar ayrık, çene düşük ya da ağız gergin) Korku Kaşı Kaşın sadece orta kısmı yatay bir şekilde çatılmış. Yatay çizgiler bütün kaş boyunca uzanmaz. Bunlar stres ya da korku ifadeleridir.
Kaynak: http://www.psikolojistanbul.com/
26 Ağustos 2015 Çarşamba
DEPRESYONUN VÜCUT DİLİ
“Nasılsın” sorusunun standart cevabı “iyiyim”dir ama her ne kadar iyiyim desek de beden dilimiz depresif dönemlerimizde bizi ele verir. Psikolog Özge Altan Aytun’dan depresyonun beden dili şifreleri:
Kötü Pöstür
Depresyonun en açık beden dili göstergelerinden biridir. Böyle duruşu olan pek çok kişi ile karşılaşabiliriz. Omuzları öne doğru eğilmiş ve eğik bir şekilde bir duruş ve oturma şeklidir. Kötü duruş bir duruş bozukluğu ya da alışkanlık da kaynaklanabilir. Aynı zamanda uzun süreli bir depresyonun yarattığı bir alışkanlık da olabilir.
Gülme
Anlamsız geliyor değil mi? Gülme nasıl depresyonun belirtisi olabilir? Araştırmalar depresyonu olan kişilerin abartılı ya da çok az güldüklerini gösteriyor. Özellikle çok da komik olmayan bir şeye abartılı şekilde gülmek kaygının veya kabul görmenin bir belirtisi olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin bir herkesin çokta gülmediği bir espriye aşırı derecede gülmek bir şeylerin yolunda gitmediğini gösteriyor. Diğer yandan herkesin çokça güldüğü komik durumlara zorla gülümsemek ya da gülememek o kişinin o iletişimden kopuk olduğunu ve ilgisizliğine hatta apatiye işaret ediyor.
Göz Kontağı
Özgüven eksikliği olan kişiler göz kontağı kurmakta zorlanırlar. Karşılarındaki kişi ile konuşurken ya aşağıya ya da kişinin arkasına bakarak konuşurlar. Ancak öz güveni eksik olan kişi konuşmaya dikkatini verebilir. Buradaki göz kontağı eksikliği kişinin çekingenliği ile ilgilidir. Ancak depresyondaki kişi gözünüzün içine baksa da bakmasa da belirgin olan şey konuşma ile pek ilgilenmediğidir. Konuşmadan sıkılmış ve uzak görünür. Bu nedenle göz kontağında sıklıkla kopukluklar meydana gelir.
Küçülmek…
Bir insan ayakta durdururken ayaklarına bakın. Ortalama bir insan, omuzları genişliğinde ayaklarını açarak durmaktadır. Bir an süpermeni hayal edecek olursak, çok yüksek özgüveni ile omuzlarından da geniş bir duruşa sahiptir. Depresyondaki bir kişi tıpkı dünyada görünmek istemiyormuşcasına mümkün olan en küçük yeri kaplamaya çalışır. Ayakları neredeyse birbirine bitişiktir. Kamburu çıkan omuz duruşu daha fazla küçülmek ve az yer kaplamak için kullanılan bir diğer beden dili göstergesidir.
Ayak Bilekleri Çapraz Oturmak
Bir kişi otururken , bacaklarını açarak, çapraz olarak ya da bacaklarını bitişik tutabilir depresyondaki kişi sıklıkla ayak bileklerini çapraz tutar. Bu kaygının ve bedeni korumanın beden dilindeki yollarından biridir. Ayak bilekleri çapraz biçimde oturmak tümüyle bilinçdışı bir harekettir. Bu şekilde oturmak depresyondaki kişi için diğer oturma şekillerinden daha konforludur.
Boyun Öne Doğru Çıkar
Kötü duruş özelliği ile de ilgili olarak kişinin kafası öne doğru çıkmış ise bu boyun eğme ve teslim olmanın bir göstergesi olabilir. Köpeklerin dominant bir lider karşısında başlarını öne doğru çıkardıkları görülür. Bedenlerindeki en hassas bölümü karşı tarafa sunarak bir korkuları olmadığını ve teslim olduklarını göstermektedirler. Bir diğer değişle vazgeçtiklerini anlatmaktadırlar. Kötü beden duruşunda olduğu gibi bunun da beden alışkanlığı olup olmadığını ayırt etmek önemlidir.
İfadesiz Yüz
Bir diğer beden dili göstergesi konuşurken ya da dinlerken boş bir suratla bakmaktır. Günlük konuşmada karşımızdakinin söylediklerine göre suratımız dalgalı bir deniz misali sürekli değişir. İfadesiz bir yüz olduğunda anlatılan hikaye ne kadar ilginç olursa olsun, yüz de bununla uyumlu bir ifade olmaz ise bu depresyonun göstergesi olabilir. Bu kişiler dinlerken de sürekli karşıdakini kafa hareketleri ile destekleyen bir dinleyici yerine bom boş ve hareketsiz biçimde karşıya bakabilirler. Dinlerken bazen gülümseme ile karşılaşabilirsiniz. Normal bir gülümsemede gözler de gülümser. Gözlere dikkat edin. Sadece ağız gülümsüyor gözler hareketsiz duruyorsa bu karşıdaki kişinin mutlu olmadığına dair bir ipucu olabilir. Gerçek bir gülümseme için gözlerin kenarlarında kaz ayakları denilen kırışıklıkları gördüğünüzden emin olun.
Yavaş Hareketler
Bir kişi normal halinden çok daha az hareket etmeye başlıyorsa bu depresyonun bir başka göstergesi olabilir. Enerji ve heyecanın ne kadar az olduğunu gösterdiğinden depresyon için önemli bir beden dili sinyalidir. Birşeyleri toplarken, arabaya binerken, yatarken, kalkarken, yürürken ve yemek yerken davranışlarına dikkat edin. Depresyondaki insanlar için yapılacak herşey çok fazla efor gerektirir dolayısıyla fazla zamana ihtiyaç duyarlar.
Kararsızlık
Menüde bir yemek seçmekten nereye gideceğine kadar herhangi bir konuda karar verirken zorluk yaşamak depresyonun bir diğer büyük göstergesidir. Bir konuda fikir sahibi olamamak ilgisizliğin, sorumluluk alamamanın ve kararına güvenmemenin sonucu olabilir. Kararsızlık bir beden dili hareketinden daha çok bir davranış olsa da zihnin iç yüzünü anlamak için önemli bir göstergedir.
Depresyona girmiş kişilerde gözlemlediğimiz temel beden dili göstergelerini paylaştık. Tekrar söyleyelim bu davranışlardan hiç biri tek başına görüldüğünde depresyonda olunduğunu göstermez. Tek başlarına bir alışkanlığın ya da başka bir sorunun göstergesi olabilirler. Bu belirtilerden hiç birine sahip olmayan bir kişi bir süre içinde bunun bir kaçına sahip olmaya başlarsa bu bize o kişi ile ilgili bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterir. Siz de ya da bir yakınınız da buna ratlarsanız erken müdahale için adım atma ve erkenden depresyonla baş etme şansınız olur…
24 Ağustos 2015 Pazartesi
BAŞARIYA GÖTÜRECEK 5 BEDEN DİLİ HAREKETİ DAHA...
1-Bacaklar sabit

Sürekli hareket eden bacaklar sizin gergin ve sinirli olduğunuzu gösterir. Bu yüzden siz konuşurken bacaklarınızın ne yaptığının farkında olun!
2-Kulak Misafiri Olmayın

Görüşmenizin tam ortasındasınız ve aniden biri odadan içeri girerek görüşme yaptığınız kişi ile birşeyler konuşmaya geldi. Onlar konuşurken siz ne yaparsınız? Siz ne yaparsınız bilmiyoruz ama yapmanız gereken şey gözlerinizi dikip onlara bakmak kesinlikle değil. Gözlerinizi onlardan başka bir yere çevirerek hem onlara bir gizlilik tanımış olursunuz hem de üstünüze düşmeyen işlere burnunuzu sokmayacağınızı da şimdiden göstermiş olursunuz.
3-İyi dinleyici olun

Görüşme süresince sadece bedeninizle değil; beyninizle de orada bulunduğunuzu karşınızdakine gösterin. Sürekli kurulan göz kontağı ve baş sallamayla karşınızdakini dinlediğinizi ona açıkça gösterin.
4-Ses Tonuna dikkat

Ses tonunuz konusunda da dikkatli olmanızda yarar var. Tek düze giden bir ses tonu karşı tarafı sıkacağı gibi; yüksek bir ses tonu da sizin zararınıza olacaktır. Çünkü bu da sizin çok fazla heyecanlı bir yapıya sahip olduğunuzu gösterir.
5-Göz Kontağına Dikkat
Göz kontağı karşınızdaki insana verdiğiniz önemi gösterir. Kaç kişi ile görüşme yaptığınızın bir önemi yok. Siz mutlaka herkes ile göz kontağı kurmayı ihmal etmeyin!
SİZİ BAŞARIYA GÖTÜRECEK 5 BEDEN DİLİ HAREKETİ
Görüşmelerde kullandığınız beden dilinin, almak istediğiniz neticeye ne kadar etki ettiğinden bahsetmiştik. Peki siz kendinizi en iyi pazarlayacak cümleleri seçerek kullanırken beden diliniz ne anlatıyor?
1-Konuşurken ellerinizi kullanın

İş görüşmesinde konuşurken ellerinizi kullanmaya özen gösterin. Çünkü eğer ellerinizi masanın altında ya da masanın üstünde sabit bir şekilde tutarsanız bu sizi çekingen ve depresif gösterecektir. Oysa ki konuşmanızı ellerinizle uyum içinde sürdürürseniz bu sizi işe istekli ve enerjik gösterir.
2-Ellerinizi Cebinizden Çıkartın

Sosyal yaşamınızda elleriniz cebinizdeyken ne kadar karizmatik göründüğünüzün burada hiç bir önemi yok. Bilakis bir iş görüşmesinde ceplerde tutulan eller karşı tarafa olumsuz sinyaller yaymaktan başka bir işe yaramıyor. Beden dilinde ellerin ceplere sokulması kendine güvensiz ve gizleyecek bir şeyleriniz olduğunu gösteriyor.
3-Omuzlar Rahat
İlk izlenimde el sıkışmanın hayati önemini artık herkes biliyor. Sıkıca sıktığınız bir el size ilk izlenimde hanenize bir artı puan ekleyecektir.
5-Kollar Açık
5-Kollar Açık

İnsanlar kendilerini güvende ve rahat hissetmedikleri zaman kollarını birleştirerek dururlar. Bu hareketle siz de karşıya savunma yaptığınızın sinyallerini gönderirsiniz. Bu da sizin potansiyel patronunuza göndermek isteyebileceğiniz en son sinyaldir.
21 Ağustos 2015 Cuma
BEDEN DİLİMİZİN GENETİK KODLARI
Çevremizdeki dünyaya refleksif bir şekilde bir anda tepki gösteren, gerçek zamanda işleyen, düşünceden etkilenmeyen sistemdir. Yapılan araştırmalarda, kollarını göğüslerinin önünde çaprazlayarak tutan insanların sağ kolunun mu yoksa sol kolunun mu üstte olduğu araştırılmış.
Araştırılan insanların onda yedisinin sol kollarını sağ kollarının üzerine attığı tespit edilmiştir. Bazı araştırmacılara göre bu genetik jestlere bir örnek olabilir. Daha önemli olan sağ kolunu koruma amaçlı (ama bilnçsizce) içeride tutuyor olabilir.
Genetik jestler dışında insanın göz rengi, saç rengi ve boyunun uzunluğu da genetik kodlar ile ilgilidir ve sözel olmayan iletişimde bazı mesajlar taşır. Örneğin uzun boylu insanlar daha etkileyicidir ve araştırmalara göre uzun boylu, yapılı insanlar kent içinde de, iş hayatında daha hızlı yükselirler. Çünkü genetik kodlarımız hala ilkel dönemlerde olduğu gibi en güçlü olanın sürünün alfası olduğu hissettirir bize.
20 Ağustos 2015 Perşembe
RENKLERİN BEDEN DİLİ
Tarzınız dışında her renk farklı çağrışımlarda bulundurur. İşte kültürlere göre renklerin anlamları
Kırmızı:
Çin’de kırmızı renk, zenginlği, refahı ve yeniden doğumu işaret eder. Festivallerde ve sevinç gösterilerinde kullanılır. Fransa ve İngiltere’de eril bir renktir. Birçok Afrika ülkesinde küfür ve ölüm rengidir. Japonya’da öfke ve tehlike rengidir. Koreli Budistler, kırmızı mürekkebi bir insanın ölüm tarihini yazarken kullanılar…
Yeşil:
Amerika’da yeşil renk kapitalizmi, ilerleyişi ve düşmanlığı işaret eder. İrlanda da ülke için canını vermeyi temsil eder. Bazı kültürlerde dişiliği ve doğurganlığı temsil eder.
Siyah:
Tayland’da siyah renk yaşlılığı temsil eder. Malezya’da cesareti ve birçok başka kültürde ölümü temsil eder.
Beyaz:
Birçok Müslüman ülkede, Tayland’da ve Hindu kültüründe beyaz renk safiyeti, temizliği ve huzuru temsil eder. Bazı Asya ülkelerinde de ölümü ve ölüm ardından tutulan yası temsil eder.
Mavi:
Mısır’da mavi renk, erdem ve hakikati temsil eder. Gana’da neşeyi ve sevinci temsi eder. Cheroke kabilesinde yenilgiyi temsil eder.
17 Ağustos 2015 Pazartesi
KİŞİLER ARASI İLETİŞİMDE RENKLERİN ÖNEMİ
Renklerin bizim üzerimizde fizyolojik olarak etkisi vardır.
Mesela kırmızı renk nefes alış verişinizi hızlandırmakta mai renk ise
yavaşlatmaktadır.
Kırmızı sıcak mavi ise soğuk bir renktir. Kırmızı ışıkta göz
kırpış sıklığımız artar mavi ışıkta se azalır. İşte bu tepkiler bizim sezgisel
hislerimizle de tutarlıdır. Mavi renk daha sakinleştirici öfke ve heyecan
gidericidir. Soğuk renk olduğu için serinliği ve dolayısıyla cool bir ruh
durumunu anımsatır. Kırmızı renk ise canlandırıcı, tahrik edici ve harekete
geçiricidir.
Renkler, insanların algılarını ve davranışlarını istem dışı
etkiler. İnsanların bir ürünü satın almayı kabul edişi, özellikle ürünün
paketinde kullanılan renklerden etkilenmektedir. Yapılan bir araştırmada anı
kahve farklı renkte ambalajlarla tüketiciye sunulmuş ve ürün ile ilgili
düşünceleri paylaşmaları istenmiş. Sonuç olarak; sarı ambalajda alanlar tadının
hafif olduğunu, koyu kahverengi ambalajda alanlar tadının çok sert olduğunu,
kırmızı ambalajda alanlar zengin bir tadının olduğunu, mavi ambalajda alnalr
ise tadının çok yumuşak olduğunu söylemişlerdir…
Örneğin resimdeki mandalinanın her renginin farklı bir lezeti varmış algısı oluşmuyor mu?
Örneğin resimdeki mandalinanın her renginin farklı bir lezeti varmış algısı oluşmuyor mu?
İşte benzer şekilde renkler, ürünler hakkındaki
yargılarımızı etkilediği gibi kişiler arasındaki yargılarımızı da etkileme
potansiyeline sahiptir. Bir iletişim uzmanı şöyle demiştir:
“Bir savunma avukatı mavi tonları yerine başka bir renk
taşıyan kıyafetlerle mahkemeye giderse kaybetmeyi hak etmiş demektir. Örneğin
siyah giyerse, bu güçlü bir renk olduğu halde, hâkimin gözünde avukatın
aleyhine çalışacaktır. Eğer kahverengi giyerse, bu otoritesinin yetersizliği
algısını yaratacaktır…”
12 Ağustos 2015 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)